Narsisistik kişilik bozukluğundaki büyüklenmeci kendilik, genellikle oidinal kendilik ve nesne tasarımlarından inşa edilmiştir. Başkalarının arzu ecilir özellikleri içselleştirmeli özdeşim ile kendisine aitmiş gibi sahiplenirken, kendiliğin kabul edilemez özellikleri yansıtmalı özdeşim ile başkalarına yansıtılır. Kendiliğin gerçekten olumlu olan özellikleri (örn. doğuştan getirilen yetenek) yoğun çabalarla büyütülür. Ülküleştirilmiş bir kendilik imgesi beslenir ve bu imge kendisini tehdit eden herşeye karşı ateşli biçimde sunulur. Kişi, herkes tarafından sevildiğini (ya da sevilmesi gerektiğini) hisseder, çünkü o sevilecek bir insandır. Böyle bir birey başkalarındaki iyiliği keşfetmekle kendisini tehdit altında hisseder ve içindeki haset duygusuna yönelik bir savunma olarak insanları değersizleştirir, denetlemeye çalışır ya da insanlarla hiç ilişki kurmaz.
Herbert Rosenfeld,
büyüklenmeciliğin saldırganlık etrafında yapılandığı ve kendilikteki yıkıcı özelliklerin ülküleştirildiği daha kötü bir narsisistik kişilik bozukluğu türü tanımlamıştır. Bu hastalar insanlara karşı üstünlüklerini sürdürmek için, kendilerine sunulan tüm sevgiyi yok etme peşindedirler, kendiliklerinin tümgüçlü yıkıcı özellikleriyle ve içselleştirdikleri kötü nesnelerle tümüyle özdeşim kurarak, bağlanabilecek ve bağımlılık geliştirebilecek sağlıklı ve sevebilir kendiliklerini öldürürler. Zaman zaman üzülerek içsel tutsaklıklarının farkına varırlar ancak bu "Faustumsu" bağlılığı değiştirecek hiç kimse (kendileri de dahil olmak üzere) olmadığını hissederler. Bu fikirleri daha da geliştiren Otto Kernberg, 1984 yılında psikanalitik literatüre kötü huylu narsisizm kavramını sunmuştur. Kernberg bu kavramı bazı narsisistik
hastalardaki büyüklenmeci ve sadistik uğraşların karakteristik yoğunlaşmasını tanımlamak için kullanmıştır.
Kernberg, bu sendromun alt özelliğini belirtmiştir:
(1) tipik bir narsisistik kişilik bozukluğu,
(2) antisosyal davranış,
(3) benlikle uyumlu sadizm
(4) yaşama karşı derinden paranoid bir yönelim.
Büyüklenmeci narsisizmi olanlar sürekli başkalarını yıkma, simgesel olarak iğdiş etme ve aşağılama girişiminde bulunurlar. Sadizmleri sıklıkla ideolojik terimlerle ifade edilir. Dinsel tarikatların ve şiddet gruplarının lideri olabilirler. Bu ortamlarda arkadaşlarına ve yandaşlarına ilgi ve bağlılık gösterebilirler; bu onları antisosyal kişilik özelliği olan kişlerden ayırır. Aynı zamanda benlikle uyumlu özkıyım eğilimleri olabilir, ancak bu üzüntü ve suçluluğu yansıtmaz, aksine alışıldık acı ve ölüm korkusuna karşı megalomanik zaferi yansıtır. Bu onların "hem kurban hem de zalim" olmalarına neden olur. Paranoid eğilimleri başkalarını düşman ya da aptal olarak görmelerine ve fesatlarlara kafa yormalarına neden olurken, köktendinci olanları kıyamet günündeki iyilik kötülük savaşıyla uğraşır. Paranoid inançları antisosyal davranışlarını besler ve bu davranışların olumsuz sonuçlan yaygın güvensizliklerini doğrular. Büyüklenmeci narsisiszmi olanların sağaltımı güçtür. Sağaltım ortamında tipik olarak şunları sergilerler
(1) aktarımda;paranoid mikropsikotik dönemler; de içerebilen paranoid gerileme;
(2) analiste karşı zafer kazanmak için süreğen olarak kendine zarar verme ya da özkıyım girişiminde bulunma;
(3) aktarımda dürüst olmama-çok ya da az;
(4) analiste karşı açık sadistik zafer ya da büyüklenmecilik".
Bu tür olgulardaki sağaltıcı girişimlerin sonucu, hastanın özkıyım ya da sadistik dışa vurma davranışlarını önlemek için yapılandırılmış sağaltım olanaklarının sağlanmasına ve hastanın bağlanma ve ağır olumsuz aktarımında bile sağaltım işbirliğini sürdürebilme yetisine bağlıdır.
