Uzman Psikolog Pelin Bülbül

Amerika Birleşik Devletleri’nde yetişkinlerin %90’ının yaşamlarının her hangi bir döneminde alkol kullandıkları saptanmıştır. ECA (Epidemiologic Cathment Area ) verilerine göre erkeklerin %10’unda kadınların %3-5’inde alkol bağımlılığı gelişme riski vardır . Ülkemizde yapılan araştırmalarda, alkol ile karşılaşma ve alkol kullanımı ile ilişkili bozukluk geliştirme olasılığının benzer olduğu görülmektedir . Alkol kullanım bozuklukları ile depresyon, anksiyete ve kişilik bozuklukları sıklıkla birlikte görülmektedir . Regier ve arkadaşları, alkol kullanım bozukluğu ya da madde kötüye kullanımı olan kişilerin %53’nün başka bir psikiyatrik ek tanı aldıklarını bildirmişlerdir. Kushner ve arkadaşları, sosyal anksiyete bozukluğu, agorafobi, panik atak ve yaygın anksiyete bozukluğuna kronik alkol kullanımının eşlik edebildiğini ileri sürmüşlerdir. Alkol bağımlıları arasında DSM-IV Eksen I ek tanı varlığının 6 aylık yaygınlığının araştırıldığı bir çalışmada; 25 alkol tedavi merkezinde değerlendirilen 556 hastada bu oran %51.1 olarak bulunmuştur. En sık ek tanılar; duygudurum bozuklukları ve anksiyete bozuklukları olarak saptanmıştır. Hastaların %42.3’ünün anksiyete bozukluğu, %24.3’ünün duygudurum bozukluğu ve %6.1’inin travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) olduğu bildirilmiştir . Alkol bağımlılığında ek tanı durumunu açıklamaya çalışan etiyolojiye yönelik teorilerden biri “self medikasyon “ teorisidir. Bu teoriye göre alkolün farmakolojik ve/veya psikolojik etkileri anksiyete belirtilerini azaltmakta, bundan dolayı alkol kullanımı sürdürülmektedir. Sonuç olarak negatif pekiştirici bir etki gelişmektedir. Diğer yandan kronik alkol kullanımının ve/veya yoksunluk sendromunun biyo-psikososyal bir sonucu olarak anksiyete bozukluklarının geliştiğini ileri süren teoriler de vardır . Alkol ve opioid gibi maddelerin geçici olarak panik atak ve diğer anksiyete belirtilerini gidermesinin mümkün olabileceği ileri sürülmüştür. Alkol kullanımının anksiyete bozukluklarının tedavilerinde kullanılan ilaçlarla benzer olarak, gama aminobütirik asit reseptörlerini etkilediği gösterilmiştir. Ayrıca alkol kullanımının norepinefrin (NE) inhibisyonu yoluyla antipanik etkiler gösterdiği bulunmuştur . Yapılan çalışmalarda hem alkol bağımlılığı hem de anksiyete bozukluğunda genetik yatkınlık olduğuna ait kanıtlar bulunmuştur . Arıkan ve arkadaşları bir çalışmalarında; alkol bağımlılığı ve panik bozukluğu tanısı alan 18 erkek hastanın, birinci ve ikinci derece yakınlarında hem alkol kullanım bozuklukları hem de diğer psikiyatrik bozukluklar için yüklülük olduğunu saptamışlardır .

Hem birincil bakımı madde kötüye kullanım bozukluğu ve diğer psikiyatrik bozukluklar olan tedavi kliniklerine ait çok sayıdaki çalışmada hem de popülasyon kaynaklı çalışmalar da anksiyete ve alkol kullanım bozukluklarının birlikte bulunduğu ileri sürülmüştür . Alkol kullanım bozukluğu ve anksiyete bozukluğu arasındaki ilişkiyi araştıran çalışmalar; anksiyete bozukluğunun alkol kullanım bozukluğunu başlatıyor ya da sürdürüyor olabileceğini; alkol kullanım bozukluğunun anksiyete bozukluğunu başlatıyor ya da sürdürüyor olabileceğini; ailesel ve genetik faktörlerin hem alkol kullanım bozukluğu hem de anksiyete bozukluğunu başlatıyor ya da sürdürüyor olabileceğini ileri sürmektedirler . Bir takip çalışmasında; birinci ve dördüncü yılda anksiyete bozukluğu tanısı alanlarda 7 yıl içinde 4 kat yeni alkol bağımlılığı tanısı geliştirme riski saptanmış; 1 ya da 4. yılında alkol bağımlılığı tanısı olanlarda 7 yıl içinde yeni anksiyete bozukluğu geliştirme riskinin ise 3-5 kat arttığı saptanmıştır . TSSB’ye alkol kullanım bozukluklarının eşlik etmesi değişik şekillerde açıklanabilir (17). Çoğu yazar alkolün başlangıçta TSSB belirtilerini gidermek için kullanıldığını belirtmiştir. Ancak bağımlılığın gelişmesiyle ve alkol yoksunluğuna bağlı fizyolojik uyarılmışlıkla birlikte TSSB belirtilerinin şiddetlenebileceği ve bunun da madde kullanım bozukluğu nükslerine yol açabileceği belirtilmektedir . Bir topluluk örneğindeki 2501 olguya ait kesitsel çalışmada; travmatik olaylar ve alkol kullanma riski arasındaki ilişkiler araştırılmış, şiddetli kazaya tanıklık etme, tecavüz, ciddi fiziksel saldırıya maruz kalma ve yaşamı tehdit eden kazalarla alkol kullanma riski arasında ilişki olduğu bildirilmiştir .

Eski Amerikan savaş esirleri arasında TSSB ve takiben gelişen bozuklukların araştırıldığı bir çalışmada; 262 savaşa maruz kalan erkekte DSM-III-R yapılandırılmış klinik görüşme formu uygulanmış; yaşam boyu TSSB, panik bozukluk, majör depresyon, alkol kötüye kullanımı/bağımlılığı ve sosyal anksiyete bozukluğu” tanılarının varlığı saptanmıştır . Travmatik olaylara maruz kalma ile TSSB’den bağımsız olarak nikotin/alkol ve diğer madde kullanım bozuklukları arasında ilişki olup olmadığını ele alan ileriye dönük ve geriye dönük içerikli bir çalışmada; TSSB varlığının alkol/madde/sigara bağımlılığının başlamasında artan bir risk olduğu gösterilmiştir. Fakat travmatik olaya maruz kalmamış kişilerle karşılaştırıldığında travmatik olaya maruz kalıp TSSB gelişmeyen kişilerde ne anlamlı olarak daha düşük bir risk ne de yüksek risk gösterilmiştir. Sonuç olarak bu çalışmada; travmaya maruz kalma alkol kötüye kullanımı/bağımlılığı geliştirmek için bir veri olarak bulunmamıştır . Diğer yandan 1161 bireyin ele alındığı bir epidemiyolojik çalışmada;. “sosyal anksiyete bozukluğu” tanısı alan 33 hastadan sadece 1’i ağır içicilik geliştirmiştir. Oysa ki subklinik belirtili “sosyal anksiyete bozukluğu” tanısı alanlar arasında alkol kullanım bozukluğu/bağımlılık geliştirme riski 1000 de 95 olarak bulunmuştur . Alkol kullanım bozukluğu-TSSB ek tanılı olan kişilerin hem alkol hem de TSSB tedavisinin eş zamanlı yapılması gerektiği vurgulanmaktadır. Çünkü sadece TSSB semptomları ele alınan bir hastada alkolü bırakmak zor olabilir; ya da TSSB tedavi edilmediği için kişi “self medikasyon” yaparak tekrar alkol kullanmaya başlayabilir. Günümüzde önemli bir sağlık sorunu olan alkol- madde bağımlılığına anksiyete bozuklukları, majör depresyon gibi birçok ruhsal problem eşlik edebilmektedir. Alkol kullanım öyküsü olup çeşitli nedenlerle tedavi merkezlerine başvuran bireylerin ya alkol bağımlılığı yönünden bir hasta olarak ele alınıp tedaviye yönlendirilmediği ya da eşlik eden diğer psikiyatrik bozukluklar yönünden yeterince araştırılmadığı dikkati çekmektedir. Anksiyete bozuklukları gibi psikiyatrik bozukluğu olan bireylerin kendi kendilerini rahatlatmak amacıyla “self medikasyon” sürecine girmelerinin bağımlılık geliştirme riskini daha yoğun olarak yaşadıkları bilinmektedir. Bu nedenle alkol kullanım bozuklukları ele alınırken, eşlik edebilecek diğer psikiyatrik bozuklukların iyi araştırılması ve tedavi planının sadece alkol kullanım bozukluklarına değil aynı zamanda eşlik eden diğer psikiyatrik bozukluklara yönelik olarak planlanması gereklidir. Ayrıca, bağımlılığın toplum sağlığı için önemli bir risk etmeni olduğu düşünüldüğünde, bu konuda sadece psikiyatri ve psikolog uzmanlarının değil, genel tıp alanında çalışan bütün hekimlerin hastalığın tanınması ve tedaviye yönlendirilmesi konusundaki çabalarının önemli olduğu unutulmamalıdır.

KAYNAKLAR Goodwin DW. Alcholism and genetic. The sons of fathers. Arh Gen Psych 1985; 42-174. 2- Türkçan A, Akvardar Y, Aytaçlar S, et al. İstanbul’da alkol kullanım yaygınlığı. 33. Ulusal Psikiyatri Kongresi.1-4 Ekim 1997, Antalya, Özet Kitabı, s.14. Akvardar Y, Türkcan A, Aytaçlar S, et al.“CAGE” ile alkol kullanım bozukluğunun taranması. 33. Ulusal Psikiyatri Kongresi.1-4 Ekim 1997, Antalya, Özet Kitabı, s.14. Franklin JE, Frances RJ. Pschiatric disorders in genereral hospital patients: substance related disorders. Rundell JR, Wise MG (Eds), Textbook of Consultation Liasion Psychiatry. Washington, DC: American Psychiatric Press, 1996:426-466. Regier DA, Farmer ME, Rae DS, et al. Comorbidity of mental disorders with alcohol and other drug abuse: resuls from the Epidemiologic Cachment Area (ECA) study: JAMA 1990; 264: 2511-2518. Kushner MG, Sher KJ, Bietman BD. The relation between alcohol problems and anxiety disorders. Am J Psychiatry 1990; 147, 685-695. Schnider U, Altmann A, Baumann M, et al. Comorbid anxiety and affective disorder in alcohol- dependent patients seeking treatment. Alcohol Alcohol 2001; 36: 219-223. Kushner MG, Abrams K, Borchardt C. The relationship between anxiety disorders and alcohol use disorders: a review of major perspectives and findings. Clin Psycol Rew, 20: 2000:149-171. Schuckit MA. Biological vulnerability to alcholism. J Cons Clin Psychol 1987; 55: 301-309. Arıkan Z, Kuruoğlu AÇ, Aslan S. Alkol bağımlılığında panik bozukluğu: retrospektif bir çalışma. Bağımlılık Dergisi 2002; 3:9 American Psychiatric Association. Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders, 4th Ed. Text Revision (DSM-IV-TR), Washington, DC: APA,1994. 12- Kalyoncu A, Mırsal H, Pektaş Ö, et al. Yatarak tedavi gören alkol bağımlıları için örnek bir tedavi programı, Bağımlılık Dergisi 2000; 1:27-31.